29 Nisan 2016 Cuma

Ben ( Türkçe Hikaye )



İstanbul Üniversitesinde 3 sınıfta okuyordum. Genellikle ders dışında evde olduğum için pekte sosyal bir hayatım olduğu söylenemezdi. Ders, ev ara sıra da biramı alıp Avcılar sahile inerdim tek başıma. Yine öyle bir gündü. Sömestr tatiliydi. İnternet üzerinden bir sayfam vardı satış yaptığım. Gelirimi oradan karşılıyordum. Çok şükür bana yetiyordu. Kiramı, faturalarımı öder, sigara ve giyim paramı çıkarırdım. Zaten çok fazla bi giyim almazdım kendime. Ailem, uzun zamandır uzak bu kelime bama. 3 yaşımdayken kardeşim, ben, annem ve babam tatile gidiyorduk bi keresinde. Yolda arabanın lastiği patladı ve şarampola yuvarlandık. Kazadan bi tek ben kurtula bilmiştim. Anneannemle yaşıyordum. Ama 17 yaşıma geldiğimde onuda kaybettim. Tek kalmıştım dünyada. Kaç kere intihar etmek istedim ama cesaretim yetmedi. Şu an 25 yaşındayım. Yine güzel satış yapmıştım ve bunu kutlamak için bira alıp sahile indim. Bir banka oturdum ve biramı içmeye başladım. Yanımdaki bankta bir kız oturmuştu. Deniz mavisi gözleri, solgun bir yüz ifadesi vardı. O mavi gözler sanki denizmiş gibi dolmuştu. Aman be sana ne elalemin derdinden diyip biramı içmeye devam ettim. Hıçkırık duydum sonra. Yüzümü döndüm o güzel kız ağlıyordu. Tutamadım bu sefer kendimi. Poşetimide alıp yanına gittim. Otura bilirmiyim dedim ve o güzel yüzünü kaldırıp bana hissizce baktı. Yüzsüzlük edip yanına oturdum. Bira dolu poşeti yere bırakarak, içinden birini aldım ve içermisin diye uzatdım. Hiç bir hareket yapmadı. Sonra biten bira şişesini yere bırakıp yenisini açtım ve bir sigara yaktım. Belli ki büyük bir derdin var dedi. Dert olması için bir hayatın olması gerek benim hayatım yok dedim. Oda anlatmak istersen dinlerim dedi. Sigaramdan bir duman aldım ve denize bakarak ona hayatımı anlatmaya başladım. Nedenini bende bilmiyorum ama sanki ailemden biriymiş gibi hiss ediyordum. İsmim Barış dedim. 3 yaşımdayken trafik kazası geçirdim. Ailemi kaybettim tek ben kalmıştım. Anneannem vardı birde. Beni büyüten, okutmaya çalışam anneannem. Benim bütün zorluklarıma, haylazlıklarıma katlanan, hem anne, hem baba, hemde arkadaş olan. Sustum bir anlık. Sonra sigaramdan bir duman daha alarak devam ettim. Susmuyor, tüm hayatımı ona anlatıyordum. Susmak istiyordum çünki konuştukça ağlamak istiyor, gözlerim doluyordu. Şimdiye kadar kimsenin yanında ağlamamıştım çünki, ağlayamazdım. Zayıf noktamı belli edemezdim. Ama susamıyordum, bir nedeni yoktu. Sonunda susa bildim, her şeyimi anlatmıştım ona. Döndüm ve sen neden ağlıyordun? Diye sordum. Boşver beni diyerek gülümsedi. Boşveremezdim, ben anlatmıştım ona her şeyimi. Hayır anlat dedim. Bana dönerek sigara ve bira istedi. Birayı alıp kapağını açtı ve bir kaç yudum aldıktan sonra, o yırtık montunun cebinden çıkardığı kibritle sigarasını yaktı. Başladı anlatmaya; Adım Gizem, 22 yaşındayım. Okumuyorum, kendimi geçindire bilmek için bir mağazada satış sorumlusu olarak çalışlyorum. Babam ben 2 yaşındayken Şehit oldu. Askerdi doğuda. Annem sonra yeniden evlendi şu an annem ve üvey babamla yaşıyorum. Peki neden ağlıyorsun dedim. Ben diyip sustu ve birayı kafaya dikerek bitirdi. Sonra sigaradan bir duman daha alıp hıçkırdı ve gözyaşı gözükmesin diye başını bulutlara doğru kaldırdı. Üvey babam her gün dövüyor. Hiç sebeb gerekmeden dövüyor. Kaç kere tecavüz etti sayını unuttum. Normalde dışarıya çıkmak yasak. Sadece iş, ev o kadar. Bu gün kaçtım evden. Kalsaydım öldürecektim kendimi. Sonra yine hıçkırarak ağlamaya başladı. Bir an ona sarıldığımı fark ettim. Oda bana sarılmıştı. Öyle sımsıkı tutuyordu ki, kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu. Sonra saata baktım ve gitmem gerektiğini fark ettim ama gidemezdim. Onu burada yalnız bırakamazdım. İstersen gel benimle, yalnız yaşıyorum. Yalnış anlama beni kötü bir niyyetim yok dedim. Kabul etti ve iyi ki etti. Ben evde çalışıyor, satış yapıyordum. Oda evi temizler, yemek yapardı. Şimdi 36 yaşındayım. Bu geçen zaman içerisinde kendi hayatımı ve işimi kurdum. Daha güzel bir evde, daha güzel bir yerde yaşıyorum. İşlerim çok büyüdü. Bir kızımızda var 3 yaşında. İsmi Asya. Annesine çok benziyor. Ama Gizem artık yok. Asyanın doğumu ağır geçti, bir hafta sonraysa Gizemi kaybettik. Hayatıma giren ilk kadın, hayatıma başka bir kadını Asyayı sokarak gözlerini ebediyyete yumdu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder